Ülkemizde yaşanan deprem ve sel haberleri sonrasında gündemi yakından takip eden kişilerde en çok karşılaştığımız şeylerden biri; kaygı, stres ve üzüntüye bağlı olarak iştah dengesinde de büyük değişimler yaşanması. Bu değişimler çok normal olmakla birlikte, insan bedeninin sorunlarla başa çıkabilmek için yarattığı evrimsel mekanizmalardan sadece bir tanesidir. Bu sebeple onu tamamen ortadan kaldırmak yerine onunla yaşamayı öğrenmeliyiz.
Yapılan araştırmalar yaşanan stres ve üzüntü sonrasında bazı insanların iştahının arttığını, bazı insanların da azaldığını göstermiş. Fakat iştahı artanlar artmayanlara göre daha fazla. Ben her ikisinde de neler yapabiliriz onlara değineceğim. Özellikle deprem sonrası birçok depremzedenin gerekli yiyecekleri bulamaması sebebi ile birçok kişide “onlar yiyemiyorken benim de yemeye hakkım yok” duygusu oluştuğu için iştahsızlıklar başlamış olabilir. Bu durumda ilk etapta kendinizi zorlamak yerine duygularınızı yaşayabilirsiniz. Fakat hızlı bir şekilde beden ağırlığınızın yüzde 10'undan fazlasını kaybetmeye başlarsanız sağlığınızı korumak için mutlaka önlem almalısınız.
Yaşanan bu zor zamanlarda yaraları sarabilmek, deprem bölgelerini daha hızlı kalkındırabilmek ve destek olmak istiyorsanız yapacağınız yardımları deprem bölgesindeki üreticilerden alıp, deprem bölgesindeki tüketicilere ulaştırabilirsiniz.
Başta kendi memleketim Hatay İskenderun olmak üzere, bu süre zarfında tanıdığım, tanımadığım, bana ulaşan ve benim ulaşmış olduğum tüm yerel üreticileri destek olabilmek adına sizler için derledim.
11 ilin çok fazla bir şekilde etkilendiği Kahramanmaraş depreminin üzerinden tam 26 gün geçti. Bu süre zarfında yakınlarını, evini, işini kaybedenlerin sayısı maalesef artmaya devam ediyor. Geri kalanların ise toplu alanlarda yaşama devam edebilmesi için çadır kentler, yurtlar ve oteller kullanıma açılıyor.
Tüm bunları göz önünde bulundurduğumuzda dikkat etmemiz gereken çok önemli noktalar var. Bunlardan biri bu kadar büyük çaplı afetlerin etkisinin maalesef bir hafta değil, aylar, hatta yıllarca sürdüğünü unutmamak, yardımlarımızı uzun süreli yapmak ve maksimum sağlığa odaklanmak.
Tarih 6 Şubat 2023. Saat 00.20.
Ertesi gün yapacağım işleri gözden geçirdikten sonra uyumak için yatağa giriyorum. Ama bir türlü uyku tutmuyor ve uyuyamıyorum...
Her yıl, US News and World Report yılın en iyi diyet modellerini önemli sağlık çalışanlarından oluşan bir kurul ile 1-5 puan üzerinden değerlendirmesini yapıp sıralıyor. Bu diyet modelleri seçilirken diyetin sürdürülebilirliği, hastalıklara karşı koruyucu etkisi ve uygunluğu göz önünde bulunduruluyor. Peki 2023 yılının en iyi diyeti hangisi seçildi dersiniz? Tabii ki geçen yıl da olduğu gibi Akdeniz Diyeti!
Bu yıl da Akdeniz diyeti 1. sırada yer alırken, DASH diyeti 2. sırada, Flexitairan diyet 3. sırada yer alıyor arkasından 4 ile MIND (zihin diyeti) gelirken 5. sırada ise TLC diyeti yer alıyor.
Hemen hemen her diyetisyenden veya spor hocasından duyduğunuz “yağ yakımı” dediğimiz mekanizmanın nasıl olduğunu ve zayıflarken giden yağların nasıl vücudumuzdan gittiğini hiç merak ettiğiniz mi? Yağ hücrelerini kesip atmadığımıza göre sizce nasıl ortadan kayboluyorlar?
Yapılan araştırmalara göre, kilo verirken yakılan yağın yaklaşık yüzde 70- 80'i karbondioksite dönüşerek akciğerler aracılığıyla, yüzde 20'si ise suya dönüşerek idrar, dışkı, ter, nefes, gözyaşı veya diğer vücut sıvılarıyla dışarı atılıyor. Örneğin, 10 kg yağdan kilo verildiğinde sürecin sonunda 8 kg karbondioksit ve 2 kg su açığa çıkıyor. Yani akciğerler yağ yakma konusunda boşaltım organı diyebiliriz. Peki bu nasıl oluyor? Fazla miktarda alınan kaloriyi vücudumuz yağ yani teknik adı ile trigliserit olarak depolar. Trigliseritler ise karbon, hidrojen ve oksijenden oluşur. Bu sebeple onları parçaladığımızda açığa karbondioksit çıkmış olur. Yani nefes! Evet, yanlış duymadınız. Zayıflarken yaktığınız yağların yüzde 70-80’i nefes yolu ile dışarı atılıyor.
Ne yaparsam yapayım kilo veremiyorum, son 3-5 kilom kaldı ama gitmiyor diyorsanız ve herhangi bir sağlık probleminiz, insülin direnciniz, tiroid problemleriniz veya vitamin-mineral yetersizliğiniz yok ise bu durumda diyetsel değişikliklere gitmeniz gerekiyor demektir.
Peki nasıl değişiklikler yapmalısınız?
Gece yemek atakları, günlük kalorinin neredeyse yüzde 50 ve daha fazlasının yemekten sonra yüksek kalorili, karbonhidratlı atıştırmalıklar ile alınması, gece uykudan uyanıp atıştırma isteği ve bu isteklerin ve atakların en az üç ay sürmesi ile ortaya çıkan bir durumdur.
En önemli şey ise bu atakların nedenini belirlemektir. Nedenini belirledikten sonra ona uygun bir beslenme, hatta gerekliyse psikolojik destekler ile çözülmelidir. Peki nedenleri neler olabilir?
Havaların soğumasıyla birlikte birçok kişide ateş, öksürük, halsizlik, kas ağrıları, iştahsızlık gibi çeşitli şikayetlerle beraber soğuk algınlığı ve grip salgınlarının artmaya başladığını görüyoruz.
Bu süreçte sadece grip olduğumuzda değil, olmadan önce de nasıl beslendiğimiz önlem alabilmemiz açısından çok önemli.
Hoş geldin 2023 diyerek bugün benden çok istenen ödem sorununa değineceğim.
Yılbaşı, doğum günü, tatiller gibi özel günlerde normalden çok daha fazla yeme, içme davranışına bürünüyoruz. Bunun sonucunda ise ertesi günden itibaren tartıda 2-3 kg’a kadar fazlalık görebiliyoruz. Fakat panik yapmayın. Bir gecede 3 kg almış olmanız bilimsel olarak pek mümkün olmadığı için tartıda görmüş olduğunuz fazlalıklar yediğin yiyeceklerin içeriğindeki fazla, tuz ve şeker sonucu vücudumuzun hızlı bir şekilde tutmuş olduğu su.
Yeni yıl hepimiz için yeni heyecanlar, yeni kararlar demek. Bu yeni kararlardan bazılarını yapabiliyoruz, bazılarını yapamıyoruz. Bazılarını ise erteliyoruz. Peki diyet konusunda bu yıl kaç kez diyete girme kararı aldık? İşte bu soru yeni yılda nasıl bir diyet yapmanız gerektiğini belirleyecek çok önemli bir soru. Bu sebeple ben de yılın son gününde, 2022'ye ait son köşe yazımı çok önemli ama bir o kadar da gözden kaçırılan bu konuya değinerek tamamlamak istedim.
Diyet kelime anlamı olarak yeni bir yaşam tarzı ve sağlıklı beslenmek demek. Fakat çoğumuz hızlı sonuç alma ve bir an önce hedefe ulaşma kaygısı ile dönem dönem sıkı diyetler yapıp daha sonra uzun süre devam edemediğimiz için bırakıyoruz. Bıraktıktan sonra ise tekrar diyete girene kadar daha sağlıksız bir yaşam tarzına giriyoruz.
Kış aylarının gelmesiyle iştahımız ve “sıcak bir şeyler içme” isteğimiz bir miktar artmış olabilir. Hatta su içmeyi bile unutuyor olabiliriz. Beyindeki açlık merkezi ve susuzluk merkezi aynı noktada olduğu için yetersiz su tükettiğimizde daha aç ve iştahlı hissedebiliriz. Böyle durumlarda dengeyi sağlamak için;
Öncelikle;