Cumhurbaşkanlığı seçiminde an itibariyle tek aday var; Recep Tayyip Erdoğan.
Diğerleri aday adayı.
Gazeteci eleştirir. Bazen acımasızca eleştirir.
Bu haberciliğin, mesleğin doğasının tam da merkezindeki bir olgu.
CHP’li yöneticiler, Sezgin Tanrıkulu’nun, “TSK kimyasal silah kullandı” yalanına tepki gösterdi.
Faik Öztrak, Gürsel Erol, Seyit Torun, bu iftiraya seslerini yükseltti.
Elbette her siyasetçinin istifa etme hakkı var.
Son istifa AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Ahmet Eşref Fakıbaba’dan geldi.
2023 seçimleri için zaman daralırken, CHP içinde büyük bir ikilem yaşanıyor. “Sol” kökenli bir adaya, sağ muhalefet tabanının ne kadar teveccüh göstereceği tartışılırken; sağ tandanslı bir isme sol seçmenin ne tepki vereceği bir türlü hesaplanamıyor. Çünkü 2023 seçimlerinde yüzde 1’lik seçmen kayması bile çok şeyi değiştirebilir.
İki ihtimal var: Ya muhafazakâr seçmeni ikna edebilecek sol bir isim ya da sol seçmeni ikna edebilecek sağdan bir isim. Ama kim?
TBMM’de dezenformasyon yasası tartışılıyordu.
Kürsüye çıkan CHP’liler, “Bu sansür yasasıdır” diye ortalığı ayağa kaldırıyordu.
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, dün (9 Ekim Pazar) ABD’ye gitti. Yolu açık olsun.
Önce vazgeçer gibi oldu. Adaylık sürecinde, “İcazet almaya gitti derler mi?” çekincesi vardı.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, “Başörtüsü Kanunu” önerisinde samimi miydi, değil miydi? Hamle siyasi miydi çözüm odaklı mıydı?
Muhafazakârlardan oy almadan, Cumhurbaşkanı seçilemeyeceğini bilen Kemal Bey, önemli bir hamle yaptı. Erdoğan, “şah” çekince, turnusol kağıdı Kılıçdaroğlu’nun elinde kaldı.
Millet İttifakı Masası’nın dünkü toplantısından da beklendiği gibi aday ismi çıkmadı. Açıklamada, son tartışmalara değinilmedi.
Oysa geçen hafta altılı masa şöyle bir gitti geldi.