Suriyeli sayısının 4 milyonun üzerinde olduğunu, Suriyelilerin devletin tüm olanaklarından her alanda TC vatandaşlarına göre daha fazla yararlandığını, bizim askerlerimiz Suriye’de şehit olurken, bunların burada yan gelip yattığını, ülkelerinin yanında durmadığını, toplumumuza uyum sağlayamayanlar olduğunu söylüyor.
Buna çok sayıda olumsuz iddia daha eklemek mümkün.
Ancak, toplantıya hakim kaynaklara göre bu kez daha derin ve farklı idi. Çünkü, son gelişmeler ışığında, MGK ülkemizi önündeki sürecin kaderini ve virajlarını belirleyecek oldukça kritik başlıkları ele aldı. Biz de hemen Salı Gecesi tv100’de sıcağı sıcağına değerli konuklarla programımızda mercek altına aldık.
GELECEK VE KODLAR
Tabii ki sadece yerli ve milli olmakla da kalmayıp dünyadaki gelişmeleri yakından takip edip, böylesine kritik bir jeopolitikte mevcut ve muhtemel risk ile tehditlere karşı da ilgili alanlarda konsept adaptasyonunu da gerçekleştiriyor.
İnsan ve teknik istihbaratının sağladığı bilgilerle operasyona çevrilebilen anlık istihbarat uygulamalarında devletin ilgili kurumlarının arasındaki koordinasyon da hayati önem arzediyor.
Ardından da Yunanistan ile AB’nin kaynaklarını sömürüp bir de sürekli ‘mağduruz’ demek.
Ve tabii ki Fransızlar. Ne kadar hoş; kendi bulunduğu uzaklığa ve coğrafi konuma bakmadan ve utanmadan Türkiye’ye ‘Senin Doğu Akdeniz’de ne işin var’ demek. Dolandırıcı diplomat misali aynı anda da arkadan dolaşıp Rumlardan Kıbrıs’ta İngilizlere özenip askeri üs kapmaya çalışmak.
Bu savunmasız aileye belinde silahları ile bu dehşeti yaşatan Seydioğlu Baklavaları’nın sahibi Hasan Sel ve Hüseyin Sel günlerdir ülkenin gündeminde.
Ama nasıl? Sosyal medyanın hassasiyeti ve yakın takibi sayesinde. Bu olmasa bunlar olabilir miydi?
Sonrasında da oradaki diğer görüşmelerini.
Ancak Cumhurbaşkanı’nın Japonya’nın ardından resmi ziyaret kapsamında bir gezisi daha vardı ki, onun detayları da gerçekten stratejik ve nefes kesiciydi. Çünkü ziyaret Çin’e gerçekleştirilmişti.
Çünkü, Suriye, Doğu Akdeniz eksenli gelişmeler artık Türkiye’nin milli ittikak içinde akıl, dikkat ve beraberlik içinde çözmesi gereken konulardır.
Maalesef dün gece gerginliğin giderek arttığı İdlib’te Türkiye’nin Rusya ve İran’la beraber oluşturduğu çatışmasızlık bölgesi içinde bulunan 10 numaralı gözlem noktamıza Suriye rejim güçlerince bir saldırı gerçekleştirildi. Bir astsubayımız şehit oldu ve 3 askerimiz de yaralandı. Şehidimiz ve yaralı askerlerimiz helikopterlerle tahliye edilerek Hatay’a getirildi.
Tam bu noktada, aklıma gelmişken; Onun gibi değerli bir isim olan Türkiye’nin yetiştirdiği en kıymetli diplomatlardan Deniz Bölükbaşı’nın da benzer tuzaklara uğraması ve bu üzüntüsünden aramızdan erken ayrılması beni üzen olaylardandır.
Bizde arkadan vurmak yoktu. Kahpelik sinsilik yoktu. Bunu FETÖ dahil bu ülkeye sokanların, ülkenin değerlerini pusuya düşürenlerin, vatanı koruyanları kalleşçe hançerleyenlerin, bunları özendirenlerin iki elimiz iki cihanda yakalarında olacaktır. Bunu zaten yapmayacak olanlara da yazıklar olsun.
Sevgili TV100 izleyicilerimiz değerli okuyucularımız sizlere bu satırlarda haftalardır, ABD ile Rusya’dan alınacak Rus S-400 hava savunma füzeleri, Doğu Akdeniz’de enerji kaynakları bahanesi ile tırmandırılan gerginlik ve İdlib ekseninde ülkemizin hassas bir sürece gireceği konusunda nacizane hatırlatmalarda bulunmaya çalıştık. Hem de bu hatırlatmaları bu kritik konular gündeme gelmeden yaptık.
Her geçen gün söz konusu başlıklar ağırlığını hissettirmeye başladı. Bu da hepimizin içeride artık karşılıklı nefrete varan siyasi kutuplaşmaları bu milli konularda en azından bir kenara bırakıp beraber olmamızın gerekliliğini bir kez daha gösterdi.
Hepimiz (nöbette ve görevde olanlarımızı saygı duyarak sabır dileyerek hariç tutuyorum) en azından biraz stres atma fırsatı bulduk diye düşünürken bayram boyunca da yine kavga, itiş kakış ve nefrete ara veremedik. Elinde klavyesini satır gibi sağa sola sallayanlar, her fırsatta nefret kusanlar yine sakinlik isteyen, artık akıl ve bu ülkede huzur isteyenleri bunalttılar.
Artık millet kavgalı tartışmalardan bıktığından yavaş yavaş sadece akıl ve bilginin olduğu yere kayıyor. Biz de bu nedenle siz değerli izleyicilerimize okuyucularımıza tv100’de Salı gecesi programımızda sadece bilgi üzerine kurulu programlar yapıyoruz. Program bittiğinde size bir şeyler verebilirsek ne mutlu bize.
Salı gecesi Profesör Murat Ferman, Profesör Fuat Keyman, Profesör Hasan Ünal ve Profesör Kutay Karaca gibi çok değerli isimlerle bu harekatla stratejik olarak nelerin amaçlandığını konuştuk.
Ortak analizde bu harekatın terör örgütünün Kandil’’den Türkiye’ye sızmasını Kuzey Irak’ta engelleyerek bir tecrit operasyonu olduğu yönünde ortak bir görüş oluştu.
Salı geceleri tv100’de birbirinden değerli konuklarımızla bunları masaya yatırıyoruz. Bu konuların zaten şakaya gelir yanı yok. Ortak akılla çözmemiz gereken sorunlar.
Ama son günlerde giderek ağırlaşan bir kriz var. Doğu Akdeniz.
O sırada benim yaşlarımda daha geçenlerde aynı konuları konuştuğumuz bir arkadaşım mesaj göndermiş. Sonrasında gördüm.
Okudum. Bir kere daha okudum. Sonra gönderen arkadaşımı aradım. Bana ‘iyi gelir diye sana da attım’ dedi. Nereden buldun diye sordum. Bana anonim olduğunu ve yazanı bilmediğini söyledi.
Ne güzel şeydir; Siyasi kutuplaşmanın içinde nefes bile almakta zorlandığımız ve birbirine katlanamayan birbirine nefreti giderek artan insanlar olduğumuz şu günlerde bir anda size birinin, ‘Bir dakika gelin tarafsız iyiye iyi kötüye kötü, yanlışa yanlış, doğruya doğru diyelim ve kavga etsek de en azından mill meselelerde bir beraber olalım, gelin en azından deneyelim’ diye seslendiği yöne dönüp bakmak.
Tıpkı basınımıza böyle yeni bir soluk getiren ve ‘yeniden başlayalım’ diye çağrıda bulunan tv100 gibi.