PKK terör örgütünün gençleri nasıl tuzağa düşündüğünün en çarpıcı örneklerinden biri Diyarbakır soruşturmasında ortaya çıktı. Bakın futbolu seven bir genç nasıl bombacıya dönüştürüldü?
Geçtiğimiz hafta Diyarbakır merkezli yapılan operasyonlarda içlerinde avukatlar, sanatçılar, gazetecilerin de bulunduğu 216 kişi PKK terör örgütüne yardım ve yataklık suçlamasıyla gözaltına alınmıştı. Operasyon örgütün masum gençleri nasıl kandırdığını gözler önüne serdi.
Gaz maskeleri dağıtıldı. Sabah 06.00’da herkes görev yerinde olacak. Taksim’e girişler kapatıldı. Bakalım gazetecileri bu 1 Mayıs’ta neler bekliyor?
1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü kutlu olsun. Sanırım emekli olmanın da verdiği psikolojiyle yıllar öncesine geri döndüm bu 1 Mayıs’ta. Yaşadıklarım bir bir gözümün önünden geçti. Biz 1 Mayıs gününe nasıl heyecanlı hazırlanırdık.
Türkiye tarihinin en kritik seçimine günler kala birbirinden heyecan verici eserler de sahneye çıkmaya başladı. Ama öyle yorumlar var ki ben okurken şaşırıp kalıyorum. Neredeyse hayal gördüğümü düşüneceğim!
14 Mayıs’ta yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimleri siyaset arenasını iyice ısındırdı. Arka arkaya yayınlanan anketler, düzenlenen mitingler ve açılışlardaki kalabalıklarla her parti oy oranını ölçmeye çalışıyor. Ama son kararı millet sandıkta verecek.
Depremzedeler bir yandan yaralarını sarmaya çalışırken diğer yandan da hırsızlıklarla mücadele etmeye çalıştı. Bakın Adıyaman’da bir depremzede evine giren hırsızı nasıl yakalattı?
Türkiye 6 Şubat’ta yaşanan iki ayrı depremin yaralarını sarmaya çalışıyor. Deprem bölgelerinde vicdanları kanatan öyle şeyler yaşandı ki insanın eli bazen yazmaya bile gitmiyor. Şimdi onlardan birini anlatmaya çalışacağım.
Vicdansızların enkazdan çaldığı İbrahim’in telefonu önceki gün babasına teslim edildi. Canlı yayında yaptığım çağrıya kısa sürede yanıt geldi. Yağmacıların sildiği bilgileri geri getirmek için herkes seferber oldu.
Geçtiğimiz hafta yazdığım yazı bir anda Türkiye’nin en çok konuşulan haberi oldu. Adıyaman depreminde 17 yaşındaki oğlunu kaybeden İl Tapu Müdürü dostum Esat Denli’nin rahmetli evladının telefonunu enkazdan bir kepçe operatörü yağmacı çalmış, geri verme karşılığında para istemişti. Sivas polisinin yakalayarak mahkemeye teslim ettiği o vicdansızla ilgili yargı sürecini yakından takip ediyorum.
Sinirliyim, hem de çok ama çok üzgünüm! Benim de bir şekilde müdahil olduğum bu olay beni öylesine etkiledi ki... Evladını kaybeden bir babaya bu nasıl yapılabilir? Ah vicdan diyorum ve arıyorum…
Ömrünün baharında enkaz altında kalan bir gencin anıları çalınabilir mi? Ailesinden mahrum edilebilir mi? Maalesef çalınabiliyormuş. İbrahim kardeşimizin anılarını geri getirebilmek için Sivas Emniyeti seferberlik ilan etti. Hayatım boyunca unutamayacağım birkaç saat yaşadım. Gözyaşları, sinir harbi ve sonunda bizleri az da olsa mutlu eden sonla biten gerçek bir hikâye bu.
Türkiye 14 Mayıs’ta yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kilitlendi. En büyük soru işaretlerinden biri de HDP aday çıkaracak mı, yoksa Millet İttifakı’nı mı destekleyecek? HDP aday çıkaramıyor, neden mi?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasıyla 14 Mayıs tarihi artık kesinleşti. Seçim atmosferine girildi. Seçim tarihinin belirlenmesiyle ittifak görüşmeleri de hızlandı. Kıyasıya bir seçim maratonu bizleri bekliyor olacak.
Millî İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) 2022 Faaliyet Raporu’nda bir yazı kaleme alan MİT Başkanı Hakan Fidan, güçlü bir İstihbarat Devleti’nin nasıl oluştuğunun şifrelerini tek tek anlatıyor.
Sadece operasyonlarla değil, yurt dışındaki diplomasimizde de büyük rol oynayan MİT, sahanın her yerinde nasıl olunuru anlatıyor. Bu büyük başarının mimarı MİT Başkanı Hakan Fidan, 2022 Faaliyet Raporu’nda teşkilatın son çalışmalarını, hedeflerini anlatan bir yazı kaleme aldı. Yazı, Türkiye’nin son dönemde dünyada istihbarı alanda nasıl kritik bir rol oynadığını gözler önüne seriyor.
Binlerce insanımızın hayatını kaybettiği depremler Türkiye’yi kenetledi. Adliyelerdeki uzlaşma bürolarında “büyük barış” sağlanmış durumda. Nasıl mı...?
6 ve 7 Şubat’ta meydana gelen depremlerin yaralarını sarmaya çalışıyoruz. Türkiye batıdan doğuya, tüm illeriyle deprem bölgesine yardım seferberliğinde. Depremin ilk anından itibaren dünyadan yardım yağarken bazı devlet başkanları ve bakanlar da destek için Türkiye’ye geldi.
Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından herkesi “Binam güvenli mi” korkusu sardı. Özellikle İstanbul’da İBB’ye binlerce kişi evini inceletmek üzere başvurdu. Ama hâlâ karot aldırmaya korkuyoruz. Çünkü, “Eviniz güvenli değil” cevabıyla karşılaşmaya hazır değiliz.
Türkiye’nin tamamını deprem korkusu sarmış durum da. Deprem uzmanlarından arka arkaya gelen “İstanbul depremi yakın” sözleri korkunun boyutunu arttırdı. En son Kandilli Rasathanesi’nin de 2030’a kadar deprem olma olasılığı yüzde 64 demesi İstanbullunun uykularını iyice kaçırdı.
Kahramanmaraş merkezli depremlerde şu ana kadar 41 binden fazla kişi hayatını kaybetti. 2 bin 762 tane kimliği meçhul cenaze var. Adli Tıp Kurumu aileleri DNA için örnek vermeye davet ediyor. Kurumun hedefi bir tane bile kimliksiz cenaze kalmaması.
Deprem bölgesinde yaraları sarmak için 24 saat çalışmalar aralıksız sürüyor. Bir yandan enkaz kaldırma çalışmaları sürerken bir yandan da kimliği belirsiz cenazeler kimliklendirilmeye çalışılıyor.
Yüreğimiz yanıyor. Acımız, üzüntümüz bitmiyor. Deprem bizi öylesine birleştirdi ki tarihi kavgalar, küskünlükler bitti. Tüm Türkiye tek yürek beraber ağlıyor. Tarihi günler, saatlerdeyiz. 6 Şubat gecesine kadar birisi bana Fenerbahçe taraftarlarının hem de Fenerbahçe formasıyla Trabzon stadına maç izlemeye gideceğini söylese hayatta inanmazdım…
Binlerce canımızı alan depremin yaralarını milletçe sarmaya çalışıyoruz. Öyle güzel birleştik ki karınca kararınca herkes elini taşın altına koyuyor. Gözlerimiz yaşlı, şoku atlatmaya çalışıyoruz. Güçlü bir ülkeyiz, bugünlerde geçecek inşallah.
Yaşadığımız tarifsiz acının üzerinden bir hafta geçti bile. İnsanın uyumaya, üşüyorum demeye utandığı bir hafta. Türkiye’nin bir bütün halinde kenetlendiğini görünce iyi ki bu toprakların evladıyım diyorum…
Kahramanmaraş merkezli 10 ili vuran iki büyük depremin ardından yaralarımızı sarmaya çalışıyoruz. Kurtarılanları görünce umutlanıyor, yardımları görünce gururlanıyor ama bölgeden gelen ölüm haberleriyle enkazın altından çıkamıyorum. Bu kadar acıyla nasıl çıkacağımı da bilmiyorum gerçekten.
Sözün bittiği yerdeyiz... Ne yazsam ki? Tarif etmekte zorlandığım duygularımı nasıl kâğıda dökebilirim acaba?
O kapkara 6 Şubat gecesi… Tüm Türkiye’nin unutmak istediği o gün... Binlerce masum canı alan o gün… Nasıl unutulabilir ki?
Dün sabah 04.17 sıraları arka arkaya gelen telefonlarla gözümü açtım. Ne oluyor diye baktığımda dünyam başıma yıkıldı. Güzel ülkem 7,7 şiddetiyle sarsılmıştı…
06 Şubat 2023. Türkiye bu tarihi bir daha asla unutmayacak. Sabah 04.17’de merkez üssü Kahramanmaraş Pazarcık İlçesi olan deprem dokuz ili vurdu. Binlerce bina yıkıldı, şu an itibariyle binlerce ölü ve yaralımız var. Korkarım ki bu tablo daha artacak.