YENGEÇ SEPETİ: CHP’de medya savaşları

0:00/ 0:00

Hiç ummadığım şekilde Onursal Adıgüzel ile Özgür Özel’i o ünlü zoom toplantısında görünce ben “Tamam, İmamoğlu bu işe ciddi asılıyor” dedim. Oradaki dinozorları saymıyorum, İmamoğlu onları şimdilik kullanışlı ve meşruiyet sağlayıcı bir basamak olarak değerlendiriyor. Vakti geldiğinde hepsine “nazikçe” yol verecek. Zamanında, Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’deki Atatürkçü ekibe yaptığı gibi.

Onursal Adıgüzel’in işin sosyal medya ve tanıtım tarafındaki dijital yetkinliğini dikkate alırsak, daha doğrusu nasıl 40 bin kişilik bir trol ordusunu yönettiğini hatırlarsak bu birlikteliğin önemini daha çok kavrarız.

İmamoğlu Anadolu’yu, Tunceli ve Elazığ gibi sembolik yerleri gezerek delege tabanında bir karşılık bulmaya çalışıyor ama asıl yatırım yaptığı alan kamuoyunu oluşturacak ana akım medya ve sosyal medya ayağı. Bunun için su gibi para harcanıyor dense yeri. Bu paraların kaynağını bulamıyorum. Siz biliyorsanız yazın.

KILIÇDAROĞLU’NU DESTEKLEYEN MEDYA KALMADI

Evet, şu anda KRT ve Tele-1 dışında tüm CHP medyası; Sözcü Gazetesi, Sözcü TV, Halk TV, Cumhuriyet Gazetesi, Fox TV, Oda TV başta tüm internet siteleri Ekrem İmamoğlu’nu destekler duruma geldi. Bu Ekrem İmamoğlu’nun ortaya siyasi bir proje ortaya koymasından kaynaklı bir başarı değil, tamamen parasal imkânlarını seferber etmesiyle ilgili. Anlaşılıyor ki her şey çok evvelden düşünülmüş, konuşulmuş, projelendirilmiş ve uygulamaya konulmuş. Cafer Mahiroğlu’nun ta İngilterelerden gül gibi işini bırakıp geliyor olmasının çok karanlık bir arka plânı olduğu muhakkak. Keza aynı kaynaktan beslendiğini tahmin ettiğim Sözcü gazetesi ve televizyonunun da tamamen İmamoğlu’nun arkasında hizalanması boşuna değil.

Dahası var.

FATİH ALTAYLI’NIN ŞAŞIRTAN YATIRIMI

Anladığım kadarıyla İmamoğlu bununla yetinmiyor.

Bunu söylememin sebebi ise Habertürk’ten ayrıldı mı, kovuldu mu meçhul olan Fatih Altaylı’nın bir Youtube kanalı kurup yayına başlamış olması.

Ben görmedim ama kallavi bir stüdyo kiralanmış, yanında da 12 kişi çalışıyormuş.

Stüdyonun kirasını ve masraflarını bir kenara bırakalım ama çalışan 12 kişinin maliyeti herhalde asgari ücretten değildir. Ortalama 30 bin lira desek aylık 360 bin lira. Bu harcamaya geliri yalnızca “gazetecilik” ten olan hiç kimse dayanamaz. Hele Fatih Altaylı gibi elinin bir hayli sıkı olduğunu işittiğim biri hiç.

“ŞEREFSİZ” ÇOK AĞIR BİR HAKARET

Dikkat ederseniz Altaylı arada sırada hükümete de çakıyor ama asıl hedefinde hep Kemal Kılıçdaroğlu var.

Son konuşmasında Kemal Bey'e adeta “şerefsiz” demeye getirdi.

Kılıçdaroğlu hatırlarsanız kendisini eleştiren bazı CHP’li gazetecilerin BEŞLİ ÇETE denilen müteahhit grubundan para ve avanta aldığını iddia ederek “Dekontlar havada uçuşuyor” demişti.

Altaylı bunu gündeme getirerek aynen şöyle dedi:

“Bu isimleri açıklayın. Herkesi töhmet altında bırakma hakkınız yok. AÇIKLAMAYAN ŞEREFSİZDİR!”

Ne ağır değil mi?

Aslında Kemal Be'yin bu sözleriyle işaret ettiği kişilerin başında Ekrem İmamoğlu’nu destekleyen Soner Yalçın ve sitesi Oda TVnin geldiği ileri sürülüyor. Yalçın’ın bazı yazılarında “Beşli çete” lafına karşı çıkan ve “Onlar ülkemize yatırım yapan değerli işadamları” mealindeki ifadeleri de zaten gözlerin ona çevrilmesine sebep olmuştu. Ama “Çete” diye adlandırılan o iş adamlarından bazılarının İBB’den ihale alıyor olmaları da işin bir başka enteresan yanı.

KEMAL BEY NASIL KAZANACAK?

Kemal Bey ise sessiz ve derinden kongre delegelerini tahkim ediyor. Asıl amacı, daha önce de söylediği gibi CHP’yi kendi genel başkanlığında yerel seçimin sonrasına bir BAŞARI HİKÂYESİ yazarak taşımak ve bu başarıyla da JÜBİLESİNİ yapmak.

Kurultay’da karşısına kim çıkarsa çıksın net 900 delegenin oyunu alacağına kesin gözüyle bakılan Kemal Kılıçdaroğlu’nun yeniden genel başkan seçilmesinden sonraki ilk işi İmamoğlu’nu İBB BAŞKAN ADAYI OLARAK ilan etmek olacak.

Kemal Bey, İmamoğlu seçimi kazanırsa da kazanacak, kaybetse de…

İmamoğlu, Kemal Bey’in bu kararlılığını anlamış, idrak etmiş durumda ve tüm hesaplarını yerel seçim sonrasına yönelik olarak yapıyor.

Kısaca “CHP’deki durumu nasıl tanımlarsınız?” sorusunun net bir cevabı var:

YENGEÇ SEPETİ SENDROMU!

Bu Sendrom, aynı ortamda bulunan insanların birbirlerinin başarılarını çekememesi olarak tanımlanıyor. Ortamdaki biri bir şeye sahip olacakken diğerleri onun başarısına engel olmaya ve geriye çekmeye çalışırlar. Bu davranış biçiminin sebebi bir tecrübeye dayanıyor. Gerçekten de yengeçler üstü açık bir sepete konulduklarında, biri çıkmaya kalkışsa bile diğerleri onu mutlaka sepetin içine çeker. Bu yüzden yenilmek için yakalanan yengeçlerin konulduğu sepetlerin üstü hiçbir zaman kapatılmaz.

CHP ben bildim bileli bir YENGEÇ SEPETİ…