Yerelden sonra bir seçim daha geliyor
31 Mart 2024 yerel seçimleriyle birlikte yahut (daha ağırlıklı görüş) seçimlerden sonra yıl sonuna doğru bir sandık daha kurulma ihtimali Ankara kulislerinde konuşuluyor.
Bu kez sandık “Anayasa Referandumu” için kurulacak.
Aslında hedef içinde bulunduğumuz bu aylarda bir “anayasa halk oylaması” yapılması yönündeydi; ancak 6 Şubat Büyük Depremleri ve ardından Gazze’deki soykırım sebebiyle gündem değişti. Depremde vefat eden vatandaşlarımıza tekraren Allah’tan rahmet dilerim.
Deprem bölgesinde konutlar hızla yükseliyor. Bazı aileler konutlarda oturmaya başladı. Elbette yapılacak çok iş var ve bu işin altından kalkabilecek bir milli irade de sahada var.
Sadece 50+1 meselesinin değil hukuki ve yasal düzenlemelerin de pakette yer alması bekleniyor.
Ana hedef ise 1982 Anayasası’nın tümüyle tarihe karışıp “2024 Anayasası” şekline dönüşmesi!
Bu sebeple yapılması muhtemel referandumun sadece “anayasa paketi” oylaması değil, “Anayasa’nın tamamen yenilenmesi” şeklinde olabileceği konuşuluyor.
Anayasa maddelerimizin geçmişten bugüne neredeyse tamamı zaten değişikliğe uğradı. Burada amaç 1982’nin izlerini tümüyle silmek ve darbeleri çağrıştıran son kırıntıları da ortadan kaldırmak!
Ayrıca Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi arasında sürmekte olan hukuki ihtilafların yasal düzenlemelerle son bulması ve yüksek yargı arasında kavga görüntüsünün ortadan kalkması da hedefler arasında yer alıyor.
Anayasa paketinde “Cumhurbaşkanı en fazla iki dönem seçilir” hükmü değişir mi?
Bu millete bağlı!
Şu anda kulislerde bu mevzu konuşulmuyor, böyle bir talep “siyasi arenada” dile getirilmedi.
Şahsi kanaatim ise bu hükmün kaldırılması gerektiği yönünde; çünkü millet kimi, ne kadar süreyle “Başkan” olarak görmek istiyorsa kendisi karar verecektir.
Bana sorarsanız Recep Tayyip Erdoğan 2028’de de aday olmalıdır.
Türkiye’de ondan daha iyi bir lider şu anda yok!
Eğer vatandaşların çoğunluğu böyle düşünüyorsa ve madem “demokrasi” diyoruz; o vakit Allah’ın izniyle hâkimiyet bilâ kayd-ü şart milletindir!
Başkan Erdoğan’a alternatif olması gereken ana muhalefet partisinin yepyeni genel başkanı maalesef Türkiye’nin işgalci olduğunu imâ eden sözde sanatçıların ellerini eğilerek öpmekle meşgul!
Eli öpülen Pervin Çakar kim?
CHP’nin Genel Başkanı’nın elini öptüğü kişi acaba devletin kurucusu Mustafa Kemal ile “alay etmekten” bahsetmiş midir? Özgür Özel’in bundan haberi yok mu? Haberi var da umursamadı mı?
Bir kişiye, “Bu kim?” denilince cevap olarak “Bu Türk, bu Kürt, bu Acem” diye bir tanımlamaya gerek yok.
Sanki Çakar’ın ırkını soruyoruz da onu güya savunanlar “Kürtçe şarkılarla dertleri var” minvalinde aşağılık sözler ediyorlar. Kürtçe ile derdi olanın bu milletle derdi vardır. Türkçe ile derdi olanın bu milletle derdi vardır. Kürt de benim Türk de benim!
Kürt-Türk olmak, Kürtçe-Türkçe şarkı söylemek, operada yahut tiyatroda sanat icra etmek, hayat tarzınızın farklı olması, inanışların farklı olması mesele değil!
Bunlar bir şahsiyeti tartışmanın nesnesi olamaz!
Ama siz Pervin Çakar olarak çıkıp da Türkiye Devleti’nin Anadolu’da işgalci pozisyonunda olduğunu söylerseniz Kürt’e de Türk’e de haksızlık etmiş olursunuz. Hatta bırakın haksızlığı büyük düşmanlık etmiş olursunuz.
Bu kişinin elini siz olsanız eğilip öper misiniz?
Böyle mi olur sanatçı duyarlılığı?
Bu durumu savunan Şaban Sevinç ve Barış Yarkadaş’a tv100’de, “Siz olsanız bu kadının elini öper miydiniz?” diye sordum ama cevap vermediler. Tartışmayı başka noktaya çektiler. Çünkü onlar da Türkiye’yi “işgalci” gören birinin elini herhalde öpecek değiller!
Peki o vakit Özgür Özel niye el öptü?
Üstelik hemen karşısında HDP’nin Eş Genel Başkanı Pervin Buldan otururken!
Ama ne sevinmiştir Pervin Buldan, ne gururlanmıştır ama o sahneyi görünce!
SON SÖZ: Sınır ötesi operasyonlara karşı “hayır” diyenlerin ülkemizi işgale hazır hale getirmeye çalışanların uzantısı olduğunu iyi bilin. Başaramayacaklar! Türkiye güçlenecek, vuracak. Nereyi vuracak? Türkiye’yi cendereye almaya çalışan her yeri!