Zorbalarsan zorbalarım
Geçenlerde kızım bana, "anne bana çikolata diyorlar üzülüyorum" dedi. "Ben olsam iltifat kabul ederdim yavrum" demedim tabi.
Analığımı konuşturup ciddi nasihatler verme vaktiydi ve ben yıllardır bu anı bekliyordum. Gel gör ki, cahil tarafımdan yakalamıştı minik kurabiyem beni. Zorbalığa nasıl karşı konulurdu ki?
İlkokul dördüncü sınıftan beri kiloları yüzünden görmediği zorbalık kalmamış ve kenarda köşede ağlamaktan başka bir şey yapamamış yaralı bir emekli kız çocuğu olarak "çek vur adi şerefsizi arkandayım annem" demek istesem de son anda kendime hakim oldum. Bir dk yavrum karşındaki de çocuk dimi ya...
Bak annem dedim "Bunun adı zorbalık ve sen buna maruz kaldığında asla sesiz kalmamalısın. Fiziksel şiddetten kaçın ama ona avazın çıktığı kadar bağır, yaptığı şeyin zorbalık olduğunu ve buna asla müsade etmeyeceğini söyle, yine bağıra çağıra öğretmenine git, ortalığı ayağa kaldır" dedim.
Kusura bakmayın da bunun için de kişisel gelişim kitaplarından kopya çekecek değiliz. Bin yıllık veciz atasözlerimizde tarif bardakla kaşıkla anlatılmış. Kural basit: pırtlatanın önüne s.ç acaksın ki adam olsun. Tabi çocuğumun fiziksel ve zihinsel gelişimi adına direk böyle anlatmadım. Anasının ne tür bir psikopat olduğunu öğrenmesi için henüz erken.
Sonuç ne oldu dersiniz? Öz evladımın namlusunu resmen kendime döndürdüm. Evde olaylar çığrından çıktı. Ne desek "bana zorbalık yapamazssın" deyip çığlık atıyor. Hayır anamın terliğini elime alıp evire çevire bir temiz dövmek istesem o hırsla dayağı ben yiyip oturabilirim.
Ne demiştim? Ben bu analık işlerinden anlamıyorum. Seansına 3k ödeyip evrene pozitif enerji göndemelerde çare arıyorum. Köklerime doğru içsel bir yolculuğa çıkıyorum. Kısacası "Allahım yardım et sana geliyorum"